Boşanma Davaları

Boşanma davaları ile ilgili, vatandaş bakış açısından genel bilgeleri ve karşılaşılabilecek sorunları makalemizde sunacağız.

Aşağıda yazanlar hukuki tavsiye değil genel bilgi mahiyetindedir. Durum özelinde farklılıklar mevcut olabilecektir. Durumunuzla ilgili isabetli bilgi almak için iletişime geçebilirsiniz.

Boşanma Davası ne anlama gelir?

Boşanma, iki evli kişinin arasındaki evliliğin mahkeme kararıyla sona erdirilmesidir. Ancak bir çok zaman boşanma sadece evliliğin bitmesi şeklinde cereyan etmez. Mal rejiminin tasfiyesi ve kanundan gelen yükümlülükler yoluyla tarafların para ve haklarını diğer tarafa devretmek zorunda kalması mümkündür. Yani paranızı ve diğer malvarlığı değerlerinizi boşandığınız eşinize vermek zorunda kalabilirsiniz, veya ondan çeşitli haklar alabilirsiniz.

Boşanma davaları kapsamında tarafların uzun çekişme süreci genellikle malvarlığı değerlerinde anlaşamama yüzünden olur. Bu konuda anlaşma zaten sağlandıysa boşanma davaları oldukça kısa sürede sonuçlanabilmektedir.

Boşanma Sebepleri

Boşanma sebepleri kanunda zina, hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış, suç işleme, haysiyetsiz hayat sürme, terk ve akıl hastalığı şeklinde sayılan özel sebeplere bağlanmıştır. Ayrıca “evlilik birliğinin sarsılması” şeklinde bir genel sebep de kabul edilmiştir.

Boşanmak için belirli bir sebebe ihtiyacım var mı?

Boşanmaya sebepsizce karar verilmesi mümkün değildir. Hukuk tekniği anlamında, kanunda sayılan sebeplerden birinin mevcut olması gerekir.

Belirtelim ki özel sebepler mevcut olmasa bile “evlilik birliğinin sarsılması” genel sebebi günümüzde geniş yorumlanmaktadır. Medeni kanun, aslında yapıldığı zamanın ruhuyla evlilik birliğini mümkün olduğunca korumak, olabildiğince boşanma kararı vermemek mantığını takip etmiştir. Ancak günümüz mahkeme kararlarında eşlerin boşanma talep etmesi dahi evlilik birliğinin sarsıldığına delil olarak kabul edilmektedir. Yani uygulamada boşanma çok daha serbest bir hal almıştır.

Yani boşanmak için, uygulamada belirli bir sebebe ihtiyacınız yoktur. Bu sebepler daha çok hangi tarafın kusurlu olduğunu ve yükümlülük altına gireceğini belirlemektedir.

Kısaca Boşanma Sebepleri

Zina: Zina kelimesi, eşlerden birinin evlilik dışı cinsel ilişkiye girmesi anlamına gelir. Zina eskiden ceza kanununda suç olarak da tanımlıydı. Günümüzde ise sadece boşanma sebebidir.

Hayata kast: Eşin diğer eşi öldürmeye çalışmasıdır.

Pek kötü veya onur kırıcı davranış: Pek kötü veya onur kırıcı davranış da eşin diğer eşe “pek kötü” veya “onur kırıcı” şekilde davranmasıdır. Belirtelim ki bu davranışlar sadece sözel olamaz ve küfür sınırını oldukça aşmış olmalıdır. Yaralama, cinsel ve diğer türlü istismar gibi davranışlar bu kapsamdadır. Belirli bir davranış tipi kanunda belirtilmemiştir. Dolayısıyla hakim, davranışın pek kötü veya onur kırıcı olduğunu olay özelinde belirler.

Suç işleme: Suç işlemek, boşanma açısından suçun küçük düşürücü olmasıyla boşanma sebebi olur. İşlenen suçun küçük düşürücü olup olmaması hakim tarafından somut olaya göre takdir edilir, yani kanunda hangi suçların küçük düşürücü olduğu belirtilmemiştir.

Haysiyetsiz hayat sürme: “Haysiyetsiz hayat sürme” de hakim tarafından takdir edilir. Yani tam olarak ne tip bir hayat sürmenin haysiyetsiz olduğu kanunda belirtilmemiştir. Ayrıca eşin yaşadığı haysiyetsiz hayatın diğer eşi etkiliyor olması gerekir.

Terk: Terk, eşlerden birinin evlilik vazifelerini yerine getirmemek için ortak konutu terk etmesi anlamına gelir. Bunun yanında eş, kendisi ortak konutu terk etmeyip diğer eşi sebepsizce ortak konutu terk etmeye zorlarsa, kendisi ortak konutta durmasına rağmen terk etmiş sayılır.

Akıl Hastalığı: Akıl hastalığı da akıl hastası eşin evlilik hayatını diğer eş için çekilmez hale getirmesi demektir.

Evlilik birliğinin sarsılması: Evlilik birliğinin sarsılması ise hakim tarafından takdir edilir. Yani evliliğin devam etmesini engelleyen her şey olabilir. Bahsettiğimiz üzere günümüzde bu kavram geniş yorumlanmaktadır.

Boşanmada para ödemek zorunda kalır mıyım? Evimi kaybeder miyim? Arabama el konur mu?

Boşanma davası sonucunda üzerinize mahkemece parasal yükümlülükler bırakılması mümkündür. Bunlar, Türk Medeni Kanununda tazminat ve nafaka yükümlülükleri olarak düzenlenmiştir. Ayrıca boşanmayı takip eden mal rejiminin tasfiyesi süreci de parasal veya diğer malvarlığının kaybı sonucuna yol açabilir.

Yani kayıp yaşayabileceğiniz ihtimalleri tazminat, nafaka ve mal rejiminin tasfiyesi olarak üç kalemde ele alabiliriz. İlk iki yükümlülük parasal niteliktedir, mal rejiminin tasfiyesi ise evin paylara bölünmesi veya tamamının karşı tarafa geçmesi, arabanın karşı tarafa geçmesi vs. gibi diğer sonuçlarada da yol açabilmektedir.

Tazminat

Evlilik, insan hayatında bir çok konunun geri plana itilmesine, fırsatların kaçırılmasına, ihtimallerin takip edilememesine vs. sebep olabilmektedir. Sonuçta ağır bir yükümlülüktür. Ve buna göre karşı taraf sebebiyle evliliğin sona ermesi, taraf için bu gibi kaçırılan menfaatlerin karşılığı olarak maddi ve manevi tazminat talep etme hakkını doğurur. Tazminatın mantıki temeli budur.

Tazminat talep eden taraf, kusursuz veya karşı tarafa göre daha az kusurlu olmak zorundadır. Kusurlu, boşanma bazında kanunda sayılan boşanma sebeplerini kasten oluşturmak anlamına gelir (aldatmak gibi).

Tazminat hakkında daha detaylı makalemiz için tıklayın

Nafaka

Kanunda iki çeşit nafaka düzenlenmiştir. Bunlar yoksulluk nafakası ve iştirak nafakası olarak ifade edilmektedir. Dolayısıyla biz de nafaka ödemelerini iki başlık altında ele alacağız. “Nafaka” ifadesinden kasıt bunlardan herhangi biri olabilir.

İştirak nafakası

Çocuklara bakmak, yani onların maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamak eşlerin her ikisinin de yükümlülüğüdür. Boşanma halinde ise bu yükümlülük sadece çocuğun bakımını üstlenen eşe kalmamaktadır. Diğer eşin çocuk bakımına katılması beklenmektedir.

Nafaka bu beklentinin maddi karşılığıdır. Yani diğer eşte kalan çocuğun bakımı için o eşe ödenen paradır. Hakimin takdirine göre tek seferlik veya aylık ya da yıllık ödemeler şeklinde düzenlenebilmektedir.

Yoksulluk Nafakası

Yoksulluğa düşecek eş, diğer eşten nafaka olarak bir para ödemesi talep edebilir. Bu ödemenin nihai şartı, nafaka isteyen eşin diğer eşten daha az kusurlu veya kusursuz olmasıdır. Nafaka istenen eşin kusurunun önemi yoktur, hatta kusursuz dahi olabilir. Yani iki taraf da kusursuzsa bile yoksulluk nafakası istenebilir.

Yani tazminatın aksine, nafaka kusurlu eşin sorumluluğundan çok evlilikten doğan eşlerin birbirine bakma yükümlülüğünün boşanmadan sonra da kısmen devam ettirilmesi gibidir.

Nafaka ancak para ödemesi şeklinde olabilir. Aylık veya yıllık gibi başka çeşit sürelerle yapılan ödemeler şeklinde düzenlenebilir. Yoksulluk nafakası tek seferlik bir ödeme şeklinde de düzenlenebilir. Bunlar hakimin takdirindedir.

Yani sonuç olarak boşanan eş, diğer eşin yoksulluğa düşecek olması sebebiyle, ya da diğer eşe bırakılan çocuğun bakımını amacıyla para ödemesi yapmak zorunda bırakılabilir. Nafakanın daha detaylı incelenmesi için tıklayın

Mal Rejiminin Tasfiyesi

Mal rejiminin tasfiyesi boşanmanın akabinde gerçekleştirilen, eşlerin edinilmiş mallarının hesaplanıp çıkan artık değerin birbirlerine dağıtılması işlemidir. Aslında boşanmanın en zor ve karışık kısmı olduğunu söyleyebiliriz. Dolayısıyla bu konu hakkında detaylı makalemizi okumanızı tavsiye ederiz.

Mal rejiminin tasfiyesi meselesinin basit ve mantıksal bir açıklamasını yapmak gerekirse:

Evlilik hayatı boyunca eşlerin maddi durumları birbirine karışabilmektedir. Eşin diğer eşin işinde parasız çalışması, iki eşin de ortak parayla aldıkları evin, arabanın vs. tek bir eşin üstüne olması, eşlerin kredi ve banka kartları gibi finansal aygıtlarını birbirlerine vermeleri gibi durumlar oldukça yaygındır. Bu da boşanma halinde büyük adaletsizliklere neden olabilmektedir. Zira her eş kendisinin olan malları elinde tutarsa diğer eşin emekleri, gerçekte ortak alınan malvarlığı için harcadığı paralar, diğer eşin paralarını harcayarak kendi üstüne aldığı eşya vs. boşa gitmektedir.

Bu sebeplerden ötürü medeni kanun eşler için “edinilmiş mallara katılma” rejimini benimsemiştir.

Bu ne demektir? Basitçe, evliliğin kurulmasından sonra eşlerin edindiği mallarda, boşandıkları zaman diğer eşin %50 payı olması demektir. Tabi bu basit bir anlatımdır. Konu oldukça detaylıdır ve özel olay bazında incelenmesi gerekir.

Bu gerekçeyle, edinilmiş malların tasfiyesine giren ve girmeyen malları kısaca şöyle belirtebiliriz:

Eşin, evlilik süresince emeğiyle kazandığı mallar (para dahil) rejime dahildir. Yani özellikle evlendikten sonra maaşıyla aldığı tüm mallar buna dahildir. Bunun yanında sosyal güvenlik ödemeleri ve iş kazalarından kaynaklanan tazminat geliri gibi çalışma gücünün kaybı nedeniyle ödenen tazminatlar bu kapsamdadır.

Bu mallar üzerinde diğer eşin hak iddia etmesi mümkün olacaktır. Buna katılma payı da denir.

Kişisel mallar mal rejimine dahil değildir. Yani evlilik öncesi edinimler ve özellikle eşlerin miras yoluyla edindiği mallar rejime dahil değildir (miras yoluyla elde edilen malların gelirleri rejime dahildir!). Bunun dışında eşlerin sadece kendileri kullanımına özgülenmiş mallar da kişisel mal kategorisindedir (sadece bir eşin kullandığı araba gibi). Ayrıca eşlerin evlilik sırasında olsa bile karşılıksız edindiği edimler kişisel maldır (yani hediyeler).

Kişisel mallar üzerinde diğer eşin hak iddiası mümkün değildir. Ancak eş, istisnai olarak kişisel malların edinilmesine katkıda bulunduğu gerekçesiyle bunlardan da katkı payı talep edebilir.

Bunlardan bahsetmekle birlikte konu hakkında önemli olan delil karinesinden bahsedelim:

Eşlerin bütün malları edinilmiş mal kabul edilir. Yani bir malının kişisel mal olduğunu iddia eden eş, bunu ispatlamak zorundadır. Ortada delil yoksa mal edinilmiş mal olarak kabul edilir. Buna göre de boşanma davası hazırlığı sırasında delil toplanması oldukça zor ve meşakkatli bir süreç olmaktadır.

Sonuç olarak, eşlerin hangi mallarının edinilmiş mal, hangi mallarının kişisel mal olduğu mahkemece, genellikle her eş için ayrı bir resmi defter tutulması yoluyla belirlenir. Bunun üzerine eşin borçları eklenir. Böylece her eşin pozitif malvarlığı değeri hesaplanır. Bu değere artık değer denilir. Artık değerin %50’si diğer eşe verilir.

Hakim, tarafların kusurları ve diğer kanaatine göre bu oranı değiştirebilir.

Mal rejiminin tavsiyesi özetle böyledir. Tekrar belirtelim ki bu konunun anlaşılması açısından bir genel özet niteliğindedir. Olay özelinde bir çok detayın göz önüne alınması gerekecektir.

Avukat olarak önemli tavsiyemiz

Bahsettiğimiz üzere boşanma davası oldukça ağır bir delil toplama sürecini beraberinde getirmektedir. Kamera kayıtları, faturalar, makbuzlar gibi her türlü belgelerin toplanıp mahkemeye sunulmaya hazır hale getirilmesi, görgü tanıklarının ayarlanması vs. meseleler uzun süreli uğraş gerektirmektedir.

Dolayısıyla boşanma süreci büyük bir gizlilik içinde yürütülmelidir. Maalesef ki eşlerin birbirlerine boşanma kararlarını (genellikle sinirli bir biçimde) bildirmesi, akabinde diğer eşin mal kaçırması olayına ülkemizde çok, çok sık rastlanmaktadır. Ve tabi mal kaçırmak boşanma sürecini baltalamanın tek yolu değildir. Genel olarak eşinizin sürece zarar vermesinin bir çok yolu vardır.

Bu konuyla alakalı makalemizi inceleyebilirsiniz.

Ve ayrıca insan faktörünü de unutmayın. Malvarlığı zararları bir yana, haberlerde her gün gördüğünüz eş cinayeti olaylarını sizlere hatırlatmamıza gerek yoktur. Eşinizi ne kadar iyi tanıdığınızı düşünürseniz düşünün, boşanma süreci insanların en kötü tarafını dışarı çıkarabilmektedir.

Sizlere tavsiyemiz boşanma kararı almanız halinde sinirli ve kendi başınıza bir davranış gerçekleştirmeden önce bizle görüşmenizdir. Yani eşinize karşı gizliliğinizi koruyup bizden hukuki danışma isteyin. Böylece durumu rahatça ele almamız, gerekli hazırlığımızı tamamlamamız ve davayı böylece açmamız mümkün olacaktır. Ve mal varlığınızda olası kayıpların da önüne geçmiş olunur.

Bu zorlu sürecin sizin açınızdan ne kadar rahat geçeceği, ne kadar iyi hazırlandığınıza bağlıdır. Bu hazırlık da, aldığınız kaliteli hukuki destek ve sakin bir dava dilekçesi oluşturma süreci anlamına gelir.

Leave a Comment