İhtiyati Tedbir ve Mal Kaçırma Sorunu
Boşanma davaları aylar, bazen yıllar sürebilmektedir. Ve boşanma sadece boşanma kararıyla bitmemekte, tazminat, nafaka, ve mal rejiminden doğan hakların tahsisi yine uzun zamanlar alabilmektedir.
Bu süreler de boşanma davası sonucunda mal varlığı değerlerini kaybedeceğini tahmin eden eşin mallarını kaçırması imkanını doğurmaktadır. Uygulamada maalesef buna oldukça sık rastlanmaktadır.
Mal kaçırmak ne demektir?
Diğer makalelerde anlattığımız üzere boşanma sonucunda eşler mali külfet altına girebilmektedir. Bu, mahkemenin tarafı para ödemeye zorlaması, veya malvarlığı değerlerini karşı tarafa vermek zorunda bırakması şeklinde olabilir. Para dışında özellikle ev, araba, mücevher gibi değerler söz konusu olmaktadır.
Ve tabi hukuk rejimi, kişinin ancak kendi mallarına el koyabilmektedir. Yani, mesela evin sanki satılmış gibi gösterilerek güvenilir birine devredilmesi, elde edilen paranın kaybedilmiş (Kıbrıs’ta kumar yasal olduğu için paranın Kıbrıs’ta kaybedildiği iddiasına çok sık rastlanır) gibi gösterilmesi, aynı şekilde arabanın satılmış gibi gösterilmesi vs. gibi durumlarla kişiler aslında kendilerine ait olan malları saklayıp mahkemenin ve diğer tarafın onlara el koymasını engelleyebilirler. Mal kaçırmak bu anlama gelir.
Tabi mal kaçırmanın yolları bunlarla sınırlı değildir. Parayı gizlemenin yolları nispeten sınırsızdır. Bütün yöntemleri burada anlatmak mümkün değildir.
İşte burada ihtiyati tedbir söz konusu olur.
İhtiyati Tedbir
İhtiyati tedbir, mal kaçırmanın önüne geçen bir mahkeme kararıdır. HMK. madde 389 ve devamında düzenlenmiştir.
Kanuna göre “Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkânsız hâle geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hâllerinde, uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir.”
Yani mahkemeden, boşanma davasını açmadan önce veya davayı açarken (yani dava dilekçesinde) ihtiyati tedbir talep etmek mümkündür. Mahkeme talebi basit usülde (yani duruşmasız, dosya üzerinden) karara bağlar.
İhtiyati tedbirin şartları nedir?
İhtiyati tedbir için maddeden anlaşıldığı üzere hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağına ya da imkansız hale geleceğine dair endişe edilmesi bizim açımızdan yeterlidir. Malların kaçacağına dair kesin kanıt gerekmez. Maddeden anlaşıldığı üzere bu yönde şüphe yeterlidir. Tabi bu konuda kanıt sunulması mahkemenin kanaatini etkileyecek, yani tedbire karar verme ihtimalini arttıracaktır.
Tabi ihtiyati tedbirin kanıt gerektirmemesi, kanunda başka bir şarta bağlanmasını gerektirmiştir. Bu da teminat şartıdır. HMK m.392’ye göre tedbir talep eden, karşı tarafın uğrayabileceği muhtemel zarar karşılığı bir teminat göstermek zorundadır. Teminatın cinsi ve miktarını mahkeme olay özelinde belirleyecektir. Teminat, tedbir isteyenin bazı malları veya bir miktar para olabilir. Genellikle mahkeme veznesine para yatırılması şeklinde görülür.
Genel olarak daha değerli malların üzerinde tedbir istemek daha büyük teminat borcu anlamına gelir.
Belirtelim ki teminat harç ve vergiden farklıdır. Dava sonuçlanınca kişiye iade edilir. Yani, teminatın haklı olması halinde bir parasal kayıp olmaz.
Ayrıca, aynı maddeye göre tedbir talebi, resmi bir belgeye veya kesin bir delile dayanıyorsa yahut durum ve şartlar gerektiriyorsa, mahkeme teminat alınmadan tedbir uygulanmasına da karar verebilir. Belirtmeliyiz ki bu maddenin uygulanması için çoğunlukla ciddi bir kanıt ortaya koyulması gerekir. Mahkeme, çoğu zaman teminat alınmasına karar verecektir. Bunun dışında tedbir talep eden, adli yardımdan yararlanıyorsa teminat alınmaz.
İhtiyati Tedbir ne işe yarar?
İhtiyati tedbir uygulamada ne anlama gelmektedir? Basitçe, ihtiyati tedbir kararı ile icra dairesine başvurmak mümkün olur. İcra dairesi, tedbiri uygular ve böylece malların kaçırılmasını önler.
Bu, çoğunlukla şerh ve kayıt şeklinde olur.
Taşınmazlar üzerinde tedbir, tapu kütüğüne şerh verilmesi şeklinde olur. Şerhli bir taşınmaz, devredilse bile artık tedbir kararıyla bağlıdır. Şerhin etkisi, üçüncü kişileri de sorumlu hale getirmesidir. Mesela onu devralan, mahkeme evin davacı eşe verilmesini kararlaştırırsa yine de ona devretmek zorunda kalır. Boşanma davasıyla alakasız olduğunu söyleyemez.
Taşınırlar, haczedilip yediemine teslim edilebilir. Burada özellikle mücevher gibi değerli eşyadan bahsediyoruz. Böylece saklanmaları imkansız hale gelir. Araba ve diğer taşıtların trafik tescilinde kaydı üzerine şerh konulabilir. Böylece bunların da satış ve devri yapılamaz hale gelir. Gerekirse bağlanmaları da söz konusu olabilir.
Bunun dışında davalının banka hesaplarına blokaj koyulması da mümkündür. Böylece parayı çekip saklaması mümkün olmayacaktır.
Tabi bunların hepsinin ayrı ayrı talep edilmesi gerekmektedir. İcra daireleri bu işleri bir çok zaman kendi görmeye mecbur olsa da uygulamada çoğu işi taleple yürütmektedir. Dolayısıyla hukuki desteğimizden yararlanmanız oldukça önemlidir. Size sağladığımız hizmetlerin başında, bu süreçleri takip ederek hak kaybı yaşamanızı önlememiz gelir.
Avukat olarak tavsiyemiz
Genel makalemizde bahsettiğimiz üzere, sürecin gizlilikle yürütülmesi çok önemlidir. İhtiyati tedbir kararı verilmeden eşe “seni boşayacağım” vs. gibi ifadeler kullanmak, kavga etmek vs. hem sizi zihnen yormakta, hem de mal kaçırması için eşinize önceden haber vermektedir. Mal kaçırmanın önüne geçmek için hızla bize başvurmanızı ve süreci bizim desteğimizle sakin bir biçimde yürütmenizi tavsiye ederiz.